.
Usta / Şiiri Özlüyorum Dergisi Temmuz 2017
Kendiliğinden olmaz takdir ve saygı
Şiirin kıyısından bir tablonun ucuna
Uzun uzadıya söylenceler, nutuklar ve ideoloji
Beyaz yaka kahkahalarla zaafların üzerini örtmek
Gidip oy vermek hiç yumruk sıkmamış ellerle
Borsada para kaybetmek ve geceleri
Dua etmek ertesi günün boş kazançları adına
Kadere eğilişimiz yaratılıştan; atlara eyersiz binişimiz
Her tiyatro salonundan geçeceğiz: bu bizim tarih anlayışımız
Unutuşun değişmeyen kızıllığını özleriz çünkü
Gelmiyorsunuz, gelmeyeceksiniz ve avunmalar hiçbir şeye benzemiyor
Bir yerlere varmış olabilirdik yarenlik serüvenimiz başlamadan
Kulluk çöldür, insan ruhunu aşk nemlendirir
Çok okunan kitaplara ait geceler kurtarır geleceği
Savaş sonları okunan eksik mektuplar mahvetmiştir geçmişi
Sakın karşımızda fiyakalı yürüme ey ölüm!
Senin ustalığın kadar bizim yenilgimiz var
Biz seni nesillere anlattık
Sen kendini henüz tecrübe etmedin.
Vakit / Yaşam Sanat Dergisi Mart 2018
Sesimi gizledim dağların konuşmasını yüceltirken
Kuşların dualarını öğrendim gizli sesimle
Gülün, güneşin doğmadığı saatte açtığını
Demirler gördüm başaklara eğilen
Kapılar kırıyordu başaklar
Bir çocuğun uyuması gibi bozkırda
Kurak ve çatallı
Her bahar aşkı kuşanır
Gölgesinde heyecan unutulan ağaç
Denizlerin adı esmer defterleri doldurur
Hayat, devasa memeden insanlığın gözlerine
İnatla damlatır can sütünü
Az gelişmişlik bulur türkülerinden ağıtlar çoğaltan ülkeyi
Azığından masallar dağıtır çığırla
Karşı bir ayaklanma gibi yıldız kayar
Aramızdaki betonlara yaslarız başımızı
Yıpranmış gücü kalır anıların
Şiirini yazdırır sürgün, ussuz bir kan çıplaklığı ayırdında
Sıcak ekmeklerin yabanlığınca kokar insan
Töre kokar tutsaklık
Vaktin geldiği bilinir yatsı ile sabah arası
Ezilir ölüm
Gençliğe çürüyen ter karşısında
Cinnetin dönüşleri biter.
Aşil / Şiiri Özlüyorum Dergisi Mayıs 2016
İş çıkışı, okul çıkışı, bar çıkışı, acil çıkışlarda terk edildim
Taksiler bekliyordu kapılarda sarı sıra
Kafamız güzeldi ve devlet bu yüzden vergilendiriyordu bizi
Savunmamız yoktu, avukatımızı dövmüşlerdi
Hiçbir avukat bakmıyordu tanrı ile aramızdaki davaya
Bozuk para gibiydim sadece mendilciler için ayrılan
Senin için bir işe yaramadan, kahvaltı hazırlayamadan
Şemsiyeni taşıyamadan, uykunda sarılıp ısıtamadan
İş çıkışı, okul çıkışı, bar çıkışı
Beni en güzel şiirimi yazdığım gün terk ettiler.
Neden terk ettiler? Neden terk ettin?
Seni bir siyahı tutar gibi tutmuştum zihnimde
Seni sözcüklere baş harf ilan etmiştim
Bütün bilim sendin, teknolojiyle bütün kıyas
Devrimi adınla çoğalttım, dinleri yüzünle ezberledim
Seni kötü filmlerden sakındım, detone seslerin avlusundan
Mitralyöz bakışlı adamlardan korudum
Makyaj ve çorap fetişisti kadınlardan kaçırdım
Her gece yirmi beş derece oda sıcaklığında
Uyumadan evvel saksı çiçeklerini odadan çıkartarak sevdim
Bu şiiri The Doors dinlerken yazıyorum
Stand by’da yalnızlığım ruhumu güzel yoruyor.
Bu şiiri seni düşünerek yazmıyorum, seni affederek yazıyorum
Alnıma çizdiğin aksak çentikler
Tehir edilmiş kalburüstü idealar uğruna affederek
Geri gelmeyecek bir deyim, yeri dolmayacak bir doyum
Ve asla yaşanmayacak gözyaşlarımın yanılgıları için yazıyorum
Yağmalanan koleksiyonlardan terk edildiğimi biliyorum
Yakılan kütüphanelerden
Süslü poşetlerde sayfa sayfa soyunarak
Soyunurken mayınlarımı sayfalara boşaltarak terk edildiğimi biliyorum
Hürriyet bir nüsha gibi bakıyor geçmişime
Aşil topuğumdan malulen ölüyorum.
.
E.K