038. Tek Yön

.

Soma. Bir acı çekirdek.
Sanatsız Din.
Zehirsiz Engerek.
Frene asılmış bir yumruk gibi kaldı akıllarda.
Üst üste taklalar attık günlerce, sonra?
Yeni doğan bir bebeğin ağlamasını özledik.
Acı bir çekirdeğin yağı süzüldü damağımıza.
Konuşulacak çok şey var.
Biraz daha sukunet; affedilecek de bir gün.
Ama o güne dek uykular boğaza gömülecek.

.

 

037. Atıl Kapasite Aşk

.

Seveceksin arkadaşım. Başka çaresi yok bu ömrün.
Arı çiçeğe koşuyor kovandan ayrılır ayrılmaz. Karınca belki de bütün gün tek bir buğday tanesini taşıyor yuvasına. Anne serçe ekmek kırıntılarını saklıyor dilinin altında, yavruları için. Başka çaresi yok bu ömrün.

Arı gibi ona koşacaksın (bal ne arıda ne çiçekte), belki bütün gün tek bir ses, tek bir bakış, tek bir şükür için yorulacaksın, hırpalanacaksın, öleceksin. Kalbinde kırıntılarla biriktireceksin ilgiyi, aklında güzel anıları (sizi ne büyütüp geliştirecekse onu bulup saklayacaksın) yarınlara... 
Seveceksin arkadaşım .

.

036. Turuncu Turşucu Sokağı

.

Okunmak için sustuk. Okunmak için yazıldık.

İyi bir susmak yaşadık diyelim bu iyi bir okunacağımızı gösterse keşke. İyi yazılmak iyi okunmaları çoğu zaman karşılamıyor. Biz yine de iyi susalım ve iyi yazılalım ki okunmalarımız varsın iyi olmasın. En azından dümdüz kağıt ve mürekkep stoğu olmamış oluruz ya da iyi stoklardan kalırız.

Yaz bizi ey okur! Okunmak için susuyoruz.

.

035. Ağrıyı Kundaklamak

.

Çocuklar okuldan gelince başlar önce annelik! Telef olmaz hiç bir duygu ağrının kundağında.
Hiç bir söz atık değildir, hele zaman! En sıcak yerini koyar başlarının altına.

Çocuklar okuldan gelince başlar sonra babalık! Yıkılmaz duvar, yanmaz atlas.
Hep o adamla evlenir düşlerinde ve değişmez kimsenin kardeşini kendi kardeşine.

Bu mevsim az kaçık, az zehir. Kırık bardaktan boşalırken nefesi kesikler içinde  resim gibi sabaha kanar.
Yeniden çocuklar okula gidince...

.

034. Borç Yiğidin Filikasıdır

.

Birarada yaşama değerlerimizi ortadan kaldıran bu insanlarla ne kadar ortağız?
Evlatlarımızı dürüst insan olmaları için evde okulda sokakta telkin ederken sürekli yalan söyleyen bu insanlarla ne kadar ortağız?
Hayatı sürdürme şeklimize, düşünce tarzımıza, yiyip içtiklerimize, giyip çıkardıklarımıza, cinsiyetlere, kökenlere, inançlara daima kendi sahip oldukları görüş ve anlayışlar üzerinden değerlendirmeler yaparak kendileri gibi düşünmeyen, inanmayan, yaşamayanları olumsuz manada isimlendirip (fişleme) önce değiştirmeye çalışan, değiştiremediğini dışlayan ve nihai fikri linç ile beraber senaryo karalamalarla fiili olarak ortadan kaldırmaya teşebbüs eden bu insanlarla ne kadar ortağız?

Korkunç bir yüzleşme! 

#soma

(Etgar Keret'in rastgeldiğim bir söyleşisinde okurla yazarın mevcut esere kendilerini koyma oranını %70 yazar, %30 okur olarak belirlediğini okudum. (Benim öykülerimde 50/50 demeyi atlamıyor) Ben de bu çözümlemede denklemi sade vatandaş / politikacı üzerinden kurup her ikisinin de niteliklerini basiretlerini göz önüne alarak oluşturduğum sorulara cevaplar aradım)

İlhan Berk Ara'sı

.

Öyle insanlar gördüm ki
Ölüm peşlerine düşmeye korkardı
Kılları uzamış hayvanların yanı sıra
Ya kuyulara iniyorlar
Ya kuyulardan çıkıyorlardı
Kazmaları kürekleri lambalarıyla
Ya insanlar gibi toprağın üstünde
Ya köstebekler gibi toprağın altındaydılar
Bir düdük sesinde bütün şehir ayaktaydı
Dağlara tepelere doğru bir ayaklanmadır başlıyordu
İkinci düdüğe kadar bütün şehirde tıs yoktu
Uyudum uyandım hep aynı seslerdi
Anladım insanlar bir vardiyaya giriyorlar
Bir vardiya çıkıyorlardı
Anladım en kısa ömür insanoğlunundu
Sonra kurtlar böcekler ve tarla farelerinindi.

İlhan Berk
(Zonguldak-1946)

#soma

.

032. Kaplanın İç Kanaması

.

Ruhumdaki inancın ellerinden gözlerin tutuyordu. Nefesin tutkunun yörüngesindeki şarkıydı. Şimdiki sessizlik beni yok ediyor. 

Aklımı kovalıyorum, var olmayan zincirlere vurmak için ışığımı. Ve yaşama olan arzularımın tahtını kırıyorum.

Bilebildiği kadarını herkes gördü ve okudu. Bilemedikleri tüm zorbalıkları şekilsizliğime uyguluyorum. Tanrı(ça) gibiyken kollarında kovulmuşa döndüm; cezam bir ömür...

#soma
.


031. Budha'nın Penaltısı

.

Hayatın her gün sunduğu sürprizlere gözlerimizi açabilirsek en küçük bir değişimi bile farkedecek ve bundan yararlanacağız. Gözlerimizi kulaklarımızı kendimize -birlikte yaşama diyerek toplumumuza- ördüğümüz  kurallar silsilesiyle kapattık.

Bu yüzden ölümlerimiz.
Bu yüzden kaybetmelerimiz.
Kalbimizin kırıla kırıla yanması

#soma
.

030. Neyzen'i Aldatan Notalar

.

Soma kendini unutabilir: 
Acı idrakinizi saran kabuğun kırılmasıdır der Khalil Cibran.

.