.
Sen, Yaz Gelir / Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi Temmuz 2015
Sen, yazı uğurlamaya geliyorsun
Keşişleme rüzgarları seni
Sesler duyuyorum, uykularıma dağılan yağmuru
Denizi üzerimize bırakıyor, anlıyorum
Dudaklarındaki kumlu barış türkülerini
Kalbin avuçlarımda duruyor her an
Bu, aşktaki arttırılmış gerçeklik
Güneş devrine ilk göçü oluyorsun leyleklerin
(Felsefe konuşuyoruz makarna üzerine Tanrım
Saçlarını yine örmüyor yapayalnız bir güvercin
Meyilliyiz kısa yoldan düşe kalka
Devireceğiz İstanbul’un kapılarını,
Bu yaz, günler hiç batmasa)
Seninle fazla mı romantik bu şehir
Kırmıyor insanlar birbirini, ben
Kıramıyorum hiç kimseyi (fark ettim
Arapları nesneleyerek şiirlere Piere Loti kahvesinde
Müslüman yarımada, yarımçağdaş,
Yarımsonradangörme makyajı
Bir sana bir onlara hayranlıklar atıyorum)
Fısıltın türbe duvarlarında uzuyor
Gövdeme geciken tarihini duyuyorum
Sen, yazı uğurlamaya geliyorsun
Saatlerimizi eksiltiyoruz ömrümüzden
Aşk keskin çizgileriyle ayırıyor düşleri
Erken uyanılmış izin günlerinin
Süslü beyaz odalarında y a n ı y o r son kent!
(Dört yanını saran denize adımı coşkuyla bıraktım
Mavi kalsın için sonraki yaza kadar geleceğin günler)
Nedir Katı? / Akköy Edebiyat Dergisi Ocak 2015
I
Siyah-beyaz televizyonda çizgi film izler gibi yaratıyoruz hayatımızı
birbirimizi güldürmek için midemizden konuşmayı öğrendik
güneylileri anımsatan gülüşünün solosunu çıkıyor Jimi Hendrix
oyuncu güneşler ve hızlandırılmış okul müfredatları gibi
alıştığımız rutinliğe yeniden bürünüyoruz.
Kaptan Custo’nun Müslüman olmasıyla saçlarının ne ilgisi olabilir
birbirimizi duymak için kentin en kötü evinde yatıp kalktık
iç içe geçmiş sevmeleri cinsiyetimle tarttım
bir şiir kaç yalnızlık öldürebilir’in cevabını arıyorum.
II
Artık beni görme, yüzüm traşlı ve darmadağın
saçlarım lanetli! yüzüm korkunun Galata’sı
sanal ihtilalinden kurtardım sürgün edildiğim dost sözleri
iyimser telefonlar açtım, mahremimde yangınlar
Artık beni görme, yüzüm insanlığın orta doğu paftası
Yeni türüyordu bahar bu kez Araplar işin içinde yok
gün aniden altı saate devriliyor, çok seversek birbirimizi
yalanlarını durdurabileceğimize inanıyoruz dünyanın
haplanıyor bahar coplanıyor yaz, beni görmenin imkânı yok
III
Hurdaya çıkmış gençler yerleşiyor siyasi tarihime
seninse gözüm üzerinde dediğin parmak sallamalarını özlüyorum
bizi bekliyor toprak temelli ve azar azar
sanki bir ağ deniz yerine göğe atılmış
yeryüzüne çekiliyoruz, çok mutluyuz.
Beni bilinçli yüzünle imtihan et,
dilimde koordinatlarını yitirmiş mızrak gibi ağrı
şehirle sevişmesek de ilk yağmurda sel alıyor sokakları
Dokunduğun yer kırılıp dağılıyorsa; dokunma!
söylediğin dil batıp yakıyorsa; söyleme!
dizini kır, sana gönül koymaz bu değirmen
bak bana:
çıkrık’ın dönüş sesinde kaldım
ne kuyu kısaldı ömrümde ne kovalar doldu
E.K
.