231. Hafif

.


Etrafındaki boşluğu örtemiyor yüzündeki heyecan ifadesi. Her günü çoktan düne benzemiş hayatında bir farklılık patlaması yarattığına öyle inandırıyorsun ki bu buluşmanın, kalkıp sana sarılsam sanki sonsuza dek bırakmayacaksın ve ben sonsuza dek kimseye o hazla sarılamayacağım. İlk dakikalarda gözlerimiz yerde sessiz, sonra ince tebessümlerle içimizden tatlı hatıraları ararken şımarmaya meyilli, yılların senden benden ne götürdüğü ne getirdiği safsatalarına uzak bir baş başalıkla beraberiz bugün. Ellerini ısıtmak istediğini belli edercesine avucunda hoyratça sakladığın çay bardağından hızlı yudumlar alışını izliyorum. Çayı böyle içtiğini bilemeyecek kadar kısa mı sürmüştü aşkımız yoksa seninle ilgili her şeyi unutacak kadar uzamış mıydı zaman? İnsan özlediğini, özlediği karşısına gelince mi anlar? Sen de benim gibisin. Unutmakla unutulmanın -iyilikle kötülüğün- ayırt edilemediği yerde! Sahipsiz, aitsiz!

Hatırlıyorum sen başkalarının neler düşündüğünü, hakkında neler söylediğini, söyleyeceğini kendinden fazla önemsedin. O yüzden bir saat sonrasını düşünmeden başkalarının senden çaldıkları hayatı yaşamaya, bir yenilginin ayağına gittin. Sözcüklerine inandığım için seni sevmiştim. Onlar mı boşalttı sözcüklerinin anlamlarını. Aslında şarkıdaki gibidir yaşamak: Masum değiliz der her sabah su verdiğin begonya. Dizlerinin üzerine çöktürür biraz daha. Biraz daha seni sen yapan her şey ağır gelir. Batmamak için kendinden tutar atarsın, parça parça. Hafiflediğini düşünürsün eksilmektir elinde kalan.

.
 

1 yorum: