227. Savaş

.

Bulunduğum bölgeden geçecek bir levazım grubunu havaya uçurmam emredildi. Günlerdir takip edilip raporlanıyor. Menzilime girmelerine kırk beş dakikadan az bir zaman kaldı. Önceden kırk beş dakika bir maçın ilk yarısını ifade ederdi. Bugün ise birilerinin öleceği süreyi hesap etmekle kullanıyorum. Günlerin ve insaniyetin bittiği yerdeyim.

Irak, Suriye, Rusya, İran derken ülkeler peş peşe birbirilerine savaş ilan etti. Ülkeler savaşıyor dedim değil mi aslında içlerindeki terörist gruplar savaşın içinde. Birinci Dünya Savaşı’nda Arapların İngilizlerin yanında savaştığı gibi. Belirli bir coğrafya üzerinde kimin kiminle savaştığı belli değil.   İngiltere adına Irak’tan ılımlı İslamcı örgütler savaşıyor. Çin adına Suriye’de radikaller. Askerler ne için savaştığını bilmiyor bana göre. Çoğu şu tarihte atılan bombanın hesabını soracağız diye çatışmaya girdiler. Sonuç hesabı sorulacaklar dizgesi.  Emir geliyor bölgeler bombalanıyor. Emir geliyor sığınaklara geçiliyor. Hayat durdu. Okullar, spor müsabakaları, borsa… Üretim adına silah endüstrisi çalışıyor. Sektörü elinde tutan lider devletler para kazanırken küçük devletler borç batağına saplanıyor. İnsanlık tarihi yüzyıllar sonra bu savaşın adını Aptallar Savaşı koyacak. Diyecekler ki yahu bunlar aynı dine mensupmuş ama birbirilerini boğazlamışlar. Bunlar aynı coğrafyada yaşayan insanlarmış neyi paylaşamamışlar. Diyecekler ki vay bak sen şu devlete bölgedeki diğer ülkeleri birbirine düşürmüş yer altı zenginliklerinin üzerine oturmuş.


Beni askere çağırdıklarının üzerinden 2 yıl geçti. Üç aylık eğitimden sonra üsteğmen rütbesini iliştirdiler omzuma. Hiçbir askeri tecrübem olmadığı halde komutan oldum. Savaştan önce kendi halinde muhasebeciydim. Evine süt, ekmek, yumurta, meyve sebze taşıyan. Eşiyle ev alma hayallerinde. Savaş şu anda bitse bile tekrar bir araya gelip taze düşünce ve duygularla  yeni bir hayat kurmamız yıllar alacak. Bunu söylemek bile acı verici. Yıkılmış şehirlerimiz var. Yanmış ormanlarımız. Kimyasallarla kirlenmiş denizimiz var. Radyasyon bulaşmış toprağımız. Kanımda hangi zehrin aktığını bilmiyorum. Doğacak çocuklarımızda hangi yeni hastalıklar çıkacak. Bu görevi başarırsam beni yüzbaşılığa terfi ettireceklermiş. Bu görevi başarırsam savaş bitmeyecek. Cesetlerimiz trenlerle taşınacak. Yüzyıl sonra soykırım yapıldı yaftası yiyeceğiz, birileri lobileri yöneterek kendi ellerini temizlediklerini düşünecek. Utanç içinde, yaklaşmakta olan konvoyu havaya uçuracak fitilin kumandasına basmayı bekliyorum. Yanımda on sekiz, on dokuz yaşlarındaki çocukların yaşaması için. Onların, çocuklarına torunlarına bu günlerin zorluğunu öğretebilmeleri için dayanıyorum. 


.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder