.
Bulunduğum bölgeden geçecek bir levazım grubunu havaya
uçurmam emredildi. Günlerdir takip edilip raporlanıyor. Menzilime girmelerine
kırk beş dakikadan az bir zaman kaldı. Önceden kırk beş dakika bir maçın ilk
yarısını ifade ederdi. Bugün ise birilerinin öleceği süreyi hesap etmekle
kullanıyorum. Günlerin ve insaniyetin bittiği yerdeyim.
Irak, Suriye, Rusya, İran derken ülkeler peş peşe
birbirilerine savaş ilan etti. Ülkeler savaşıyor dedim değil mi aslında içlerindeki
terörist gruplar savaşın içinde. Birinci Dünya Savaşı’nda Arapların
İngilizlerin yanında savaştığı gibi. Belirli bir coğrafya üzerinde kimin
kiminle savaştığı belli değil. İngiltere adına Irak’tan ılımlı İslamcı
örgütler savaşıyor. Çin adına Suriye’de radikaller. Askerler ne için savaştığını
bilmiyor bana göre. Çoğu şu tarihte atılan bombanın hesabını soracağız diye
çatışmaya girdiler. Sonuç hesabı sorulacaklar dizgesi. Emir geliyor bölgeler bombalanıyor. Emir
geliyor sığınaklara geçiliyor. Hayat durdu. Okullar, spor müsabakaları, borsa…
Üretim adına silah endüstrisi çalışıyor. Sektörü elinde tutan lider devletler
para kazanırken küçük devletler borç batağına saplanıyor. İnsanlık tarihi
yüzyıllar sonra bu savaşın adını Aptallar Savaşı koyacak. Diyecekler ki yahu
bunlar aynı dine mensupmuş ama birbirilerini boğazlamışlar. Bunlar aynı
coğrafyada yaşayan insanlarmış neyi paylaşamamışlar. Diyecekler ki vay bak sen
şu devlete bölgedeki diğer ülkeleri birbirine düşürmüş yer altı
zenginliklerinin üzerine oturmuş.
Beni askere çağırdıklarının üzerinden 2 yıl geçti. Üç aylık
eğitimden sonra üsteğmen rütbesini iliştirdiler omzuma. Hiçbir askeri tecrübem
olmadığı halde komutan oldum. Savaştan önce kendi halinde muhasebeciydim. Evine
süt, ekmek, yumurta, meyve sebze taşıyan. Eşiyle ev alma hayallerinde. Savaş şu
anda bitse bile tekrar bir araya gelip taze düşünce ve duygularla yeni bir hayat kurmamız yıllar alacak. Bunu söylemek bile
acı verici. Yıkılmış şehirlerimiz var. Yanmış ormanlarımız. Kimyasallarla
kirlenmiş denizimiz var. Radyasyon bulaşmış toprağımız. Kanımda hangi zehrin
aktığını bilmiyorum. Doğacak çocuklarımızda hangi yeni hastalıklar çıkacak. Bu
görevi başarırsam beni yüzbaşılığa terfi ettireceklermiş. Bu görevi başarırsam
savaş bitmeyecek. Cesetlerimiz trenlerle taşınacak. Yüzyıl sonra soykırım
yapıldı yaftası yiyeceğiz, birileri lobileri yöneterek kendi ellerini
temizlediklerini düşünecek. Utanç içinde, yaklaşmakta olan konvoyu havaya
uçuracak fitilin kumandasına basmayı bekliyorum. Yanımda on sekiz, on dokuz
yaşlarındaki çocukların yaşaması için. Onların, çocuklarına torunlarına bu günlerin
zorluğunu öğretebilmeleri için dayanıyorum.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder